Başkan Sedat Şahin yazdı;"" Özel Halk Otobüslerinin Sürdürülebilirliği ve Gerçek Sübvansiyon Tartışması"....
İstanbul gibi 16 milyonluk bir metropolde toplu ulaşımın sorunsuz işlemesi, yalnızca idarenin talimatlarıyla değil, bu şehre yarım asırdır öz sermayesi, emeği ve fedakârlığıyla hizmet eden özel halk otobüsü işletmecilerinin varlığıyla mümkündür.
Özel halk otobüsleri, 40 yılı aşkın süredir kendi yağında kavrulan, yatırımını kendi imkânıyla yapan, yolcudan aldığı ücretle ayakta duran ve belediyeye yük olmadan toplu taşımayı
destekleyen benzersiz bir kamu hizmeti ortağıdır.
Bu model yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da çok az rastlanan bir örnektir. Bugün özel halk otobüsü esnafı fedakârlığın, yerel girişimciliğin ve kamu hizmetine bağlılığın İstanbul’daki en güçlü sembollerinden biridir.
Dünyanın Evrensel Gerçeği
Sübvansiyon İşletmeciye Değil, Vatandaş Adına Yapılır
Metropollerde toplu taşımanın sürdürülebilmesi için yapılan sübvansiyonlar yıllardır yanlış anlaşılmaktadır.
Oysa Londra, Paris ve Berlin gibi şehirlerde temel ilke nettir:
Sübvansiyon, işletmeciye verilmiş bir “destek” değil; indirimli veya ücretsiz yolculuk yapan vatandaş adına yapılan bir kamu ödemesidir.
• Londra’da TfL,
• Paris’te RATP,
• Berlin’de BVG gibi büyük işletmelerde indirimli yolcudan doğan gelir kaybı işletmecinin hakkı değil; vatandaşın sosyal hakkının karşılığı olarak kamu tarafından karşılanır.
Toplu ulaşımın maliyetinin karşılanmadığı yerde sistem sürdürülemez.
Bu nedenle sübvansiyon bir lütuf değil, modern metropollerde zorunlu bir kamu görevidir.
2019 Sonrası ÖTİS Modeli: Başlayan Yapısal Sorunlar
Kişi başı taşıma modelinden kilometre bazlı ÖTİS modeline geçilmesi, uygulamada ciddi sorunlar doğurmuştur:
• Hakedişler düzensiz ve geç ödenmeye başladı,
• Maliyet hesaplamaları gerçek piyasa verilerinden koptu,
• Araç amortismanları masa başında belirlenen düşük rakamlara göre hesaplandı,
• Aynı araç tipine kamu–özel arasında iki farklı maliyet tabanı uygulanarak eşit işe eşit ödeme ilkesi yok edildi.
Bu tablo, bugün yaşanan ekonomik çöküşün temel nedenidir. Dünyanın hiçbir modern ulaşım sisteminde aynı standarttaki araçlara iki farklı maliyet hesabı uygulanmaz.
Altı Yıllık Görüşmeler ve Sonuçsuz Kalan Sözler
Sektör temsilcileri olarak belediye yetkilileriyle altı yıl boyunca defalarca toplantı yapıldı, raporlar sunuldu, çözüm önerileri paylaşıldı.
Ancak:
• Ödeme düzeni sağlanmadı,
• Maliyet tabanı güncellenmedi,
• Sistemin sorunları iyileştirilmedi,
• Sektörü çöküşten kurtaracak hiçbir adım atılmadı.
Altı yıldır ödeme takvimi bir gün bile düzenli işlememiştir. Bu gecikmeler, bugün yaşanan ağır mağduriyetin doğrudan sebebidir.
Ödeme Disiplini Neden Sağlanmıyor?
Çalışanın Ücreti Alın Teri Kurumadan Ödenir
Belediye kendi personeli olan memurun ve işçinin maaşını bir gün dahi geciktirmeden ödüyorsa ki doğru olandır aynı özenin bu şehrin toplu ulaşım omurgasını taşıyan özel halk otobüsü işletmecilerine de gösterilmesi gerekir.
Çünkü bu insanlar da kamunun bir parçasıdır.
Çünkü sundukları hizmet doğrudan kamu hizmetidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Çalışanın ücretini, alın teri kurumadan veriniz.”
Bu sadece ahlaki değil, kamu yönetimi açısından temel bir adalet ilkesidir.
Oysa bugün işletmeci:
• Aylarca geciken ödemeler yüzünden tamir ve bakım masraflarını bile karşılayamaz hale gelmiş,
• Kredilerini ödeyemez duruma düşmüş,
• Aile bütçesi çökmüş,
• Yılların birikimi eriyip gitmiştir.
Milyarlarca liralık emek ve sermaye bitme ve batma noktasına gelmiştir.
Bu tabloyu görmezden gelmek, İstanbul’un ulaşım omurgasının çökmesine göz yummaktır.
Eskimiş Araçlar ve Çöken Yatırım Döngüsü
Geç ödemeler ve yetersiz maliyet karşılıkları nedeniyle:
• Yeni araç yatırımı artık yapılamıyor,
• Mevcut araçların çoğu ekonomik ömrünü tamamladı,
• Eskiyen araçlar hem güvenlik hem hizmet kalitesi açısından risk oluşturuyor.
Bu şartlarda özel halk otobüsü işletmeciliğinin sürdürülebilir olması mümkün değildir.
Gelelim 1.700.000.000 Dolar Tartışması:
Gerçek Kime Hizmet Etti?
2026 bütçe görüşmelerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Sayın Nuri Arslan’ın:
“Halk otobüslerine 1.700.000.000 dolar destek verdik.”
sözü kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır.
Ancak gerçek açıktır:
• Bu tutar işletmeciye verilmiş bir “destek” değildir,
• Belediyenin indirimli/ücretsiz yolculuktan kaynaklanan gelir kaybının karşılanmasıdır,
• Dolayısıyla faydalanıcı özel halk otobüsü değil; İstanbul halkıdır.
Bu rakamı “lütuf” gibi göstermek, hem kamuoyunu yanıltmak hem de sektörün yaşadığı derin krizi perdelemektedir.
Sonuç ve Çözüm Çağrısı
Talebimiz ayrıcalık değil; dünyanın her yerinde uygulanan modern toplu ulaşım finansman modelidir:
• İndirimli ve ücretsiz yolculuğun maliyetinin tam ve zamanında ödenmesi,
• Kamu–özel arasındaki maliyet adaletsizliğinin kaldırılması,
• Eşit işe eşit ödeme ilkesinin yeniden tesis edilmesi,
• Maliyetlerin masa başı değil gerçek piyasa verileriyle hesaplanması,
• Araç yenileme döngüsünü mümkün kılacak sürdürülebilir bir mali sistem kurulması.
Özel halk otobüsleri İstanbul’un ulaşım omurgasıdır.
Bu omurganın kırılması esnafın değil, İstanbul’un kaybıdır.
Biz çözüm üretmeye hazırız.
İsteğimiz nettir:
Adil, şeffaf ve sürdürülebilir bir ödeme sistemi.
Kazasız belasız bol kazançlar diliyorum
Sedat ŞAHİN
Özulaş Toplu Taşıma A.Ş.
Yönetim Kurulu Başkanı
Etiketler : BAŞKAN SEDAT ŞAHİN , İSTANBULUN ULAŞIM OMURGASI

VİDEOYU İZLEMEK İÇİN TIKLAYIN